17 Ekim 2010 Pazar

Bir Alışverişkoliğin İtirafları



Uzun süredir bir alışverişkoliğim ve de durumum hiç iyiye gitmiyor.
İsviçreli bilim adamları  ‘saçın yarısını normal şampuanla yarısını clear'le yıkamak kadar orijinal bi test metodu’ ya dasekiz açılı diş fırçası’  neyin icat etmek yerine benim gibi alışverişkolikler için bi ilaç bi şurup falan üretseler ya. Zira her geçen gün battıkça batıyorum. Baksan fotokopi çektircek param yok ama gelsin elbiseler gitsin çizmeler, gözlükler.
Artık kredimin yattığı gün adeta bi bayram havası bi doğumgünü bi yılbaşı benim için. Hatta gerçek yılbaşından o kadar haz almıyorum o kadar söyliyim:)
--
Yine böyle bi kredi günüydü. Lanet olsun öyle bi güne denk gelmişti ki hayatımda ilk defa alışveriş günümü aksatma tehlikesiyle karşı karşıyaydım god dam it!
Dişçi randevumu hayati gerekçelerle erteleyerekten çıktım alışverişime. Kutsal mekanımda aldım soluğu.
Elbiseler, etekler, babetler.. Hepsini, hepsini almalıydım. Doldurdum sepete. Fakat bunların hepsini alamam kasada “Bakiyeniz yetersiz hanfendüü” şeklinde sevimsiz bi uyarıyla karşılaşmıcak kadar şuurumu kaybetmedim henüz. Geçtim kabine, eleme yapıcam. Ha bu arada o kabindeki eleman varya; canımsın. Bana gevşek gevşek “Varyaa yemin ederim olağanüstü yakıştı.” “Bence varya mor tam senin rengin.” “Bu elbise sanki sadece senin için yaratılmış aman tanrım yok böyle bi güzellik” filan dedikçe onu göğsüme bastırmak, şefkatle okşamak, hiç ama hiç bırakmamak hatta eve alıp beslemek istiyordum.
Ama sağolsun eleme yapma konusunda bana faydası sıfırdı. Umutsuzca elimdeki yığını karıştırırken çirkin bi bez parçası geçti elime, bi 'bolero'. “ıyy” dedim "ben bunu nası almış olabilirim ki. Hem tarzım değil bikeree. Yo yoo almış olamam karıştı heralde ben bunu üzerine para versen yer bezi yapmam yahu”  diyerek bi kenara fırlatıp  kasaya doğru yollanmıştım kii:
 “Ay bu çok güzeeaal!”
Döndüm arkamı ve gördüm o’nu işaret ediyodu. O demin yer bezi olarak nitelendirip aşağıladığım bez parçasını..
“Ne? Aman tanrııaam olamaaaz! Ben bu hatayı nası yaptım!?”
O anda zaman durdu sanki. Benim gardırobumun nadide parçası olacak boleroya göz koyan o aşağılık sürtükle göz göze geldik. Birbirimize sanki depar atmaya hazırlanan Etiyopyalı atletler gibi baktıktan sonra ağır çekimde hedefe koşmaya başladık. Koştuk koştuk koştuk.. -Taamam tamam abartıyorum, elimin altındaydı zaten- Ve tuttum! “O” ‘gardırobumun nadide parçası’ artık elimdeydi:) Durdum;
‘Hahaa onu ilk ben gördüm o benim anlıyomusun ha anlıyomusun benim, seni pis sürtük’ bakışı attım. Onunkiyse ‘kafan kopsun lanet kaltak’ bakışıydı.
Sıfırı tüketmiş biçimde eve döndüğümdeyse mağrur fakat gururluydum taa ki fotokopi çektircek kadar bile paramın olmadığını fark edene dek.
 ---
Sonuç: O boleronun henüz yüzüne bakmadım. Bırak yüzüne bakmayı etiketini bile çıkarmadım. Gardırobumun ‘en nadide parçası’nın gardırobumun kimbilir hangi ücra köşesinde olduğu hakkında en bi fikrim bile yok. Belki annem onu çoktan yer bezi yapmıştır bile bilemiyorum. Ahı mı tuttu nedir sevimsiz şeyin. Zaten annemde artık bu konuda bi psikoloğa görünmem gerektiği konusunda ısrarlı ama ben aynı şeyi düşünmüyorum ve bu düşüncemi yukarda koyduğum fotoyla iletiyorum kendisine:)Yalnız bu konuda bildiğim bişey varsa o da bugün o kadınla karşılaşsam bana “hahhaa nasılda aldırttım o paçoz şeyi sana, nasılda oyuna geldin ama” şeklinde kafiyeli bi bakış atcağıdır..


Ps: Bu etkinlik benim alışverişkolikliğimden kurtulmam için iyi bir başlangıç olucak gibi J
Ps 2: Yok yok bu etkinliğe katılmak artık benim için zorunlu değil mecburi. Zira meteliğe kurşun atmaktayımJ Bu sadece herhangi bişey  almaya param yetmezse kullanabileceğim ideal bir kılıf;)



1 yorum:

  1. valla bizim evde de nayk tişörtten yer bezi, kappa şifonyer tozluğu gibi ekipmanlar mevcut. ama hikayenin ele aldığım bölümden gerisi hakkında Mevlana nın şu güzel sözünü söylemek isterim:

    "Ne olursan ol, yine gel. Parti yapıcaz da bu akşam, Şems falan var yani.."

    :P

    YanıtlaSil

diyen g. yorumu okuyucularına bıraktı...