23 Kasım 2010 Salı

Nerde o eski bayramlar azizim


"Bugün bayram
Erken kalkın çocuklar"

Aman benim için tüm bayramlar bu şarkıyla başlar malesef.
 Ailem “akşam yatmıyosun sabah kalkmıyosun” grubunun en azılı üyesi olan beni; tekmeleme, yorganı üstümden acımasızca çekme, ışık açıp kapama, kulağa su damlatma gibi çağdışı yöntemleri üzerimde deneyip umduklarını bulamayınca, erken kalkılması gereken bayram sabahlarında günün anlam ve önemini yansıtan yüksek volümlü bu şarkıyla beni uyandırma yöntemini keşfetmişlerdir çünkü. 
Kısacası “ne dedin sen, çat!” (bkz. sevda demirel) gibi her ‘ne dedin sen’ sözcük öbeğinden sonra ‘çat’ sesinin kalıplaşması gibi bayram dedinmiydi bu şarkı aklıma gelir hep. 
İrkilirim biraz.

İşte bu yüzden bu bayram diğerlerinden farklıydı sanki.
 İlk defa o şarkıyla uyanmadım çünkü bi bayram sabahı. 
Dedem bana bayram harçlığı vermedi ilk kez. 
Bayram ziyaretleri de yapmadım.
 Sıradan, “ee sen nasılsın evladım” diye soran teyzenin karşısında sıramın gelmesini beklerken gerilmedim ilk defa.
“Ah nerdee o eski bayramlar” diyen bi aile büyüğüm de yoktu bu sefer.
Sağolsun eşşek kadar olmuş kuzenimin de elimi öpmüş olması, psikolojimde derin yaralar açtı bu bayram.
Sacta pişirilen etin de tadı yoktu. 
Keramet  ateşin başındaki kalabalıktaymış meğersem.
Kapıya gelen şeker verice bozulan ama para verince de ayakları kıçlarına değe değe markete kız kaçıran almaya koşan çocukların bile eksikliğini hissettim içimde.
 Çocukluğum geldi aklıma hüzünlendim.
 Ve de aklımdan geçirmeden edemedim

Ah nerdee o eski bayramlar…



Ps: Ama yinede varya  “nerde o eski bayramlaar!” diye ortamı geren aile büyüğüme, "bu bayram da 20 sene sonra eskiyecek, tadını çıkarmaya bak" derdim  heralde ehe:)






14 Kasım 2010 Pazar

Sorun Beden Ölçünde Değil, Sen Takma Kafanı



YehuuJ o dört gözle beklediğim kredim nihayet yattı, bayramda geliyo.. e daha ne olsun vakit kaybetmemek alışverişe çıkmak lazm:)
Kredim yattı demişken..
Bi ağlamaklı oldum bak gene sevgili okuyucu.
Üzerinde 'donkey' yazan bi külahla sınıfın köşesine oturtulmuş şımarık veled gibiyim; yüzsüz çaresiz, ezik..
Yahu yine trafik cezası yedim iyimi
Lanet olsun yaa neden ben tanrım nedeen?
Hayır ben cidden anlayamıyorum nasıl oluyo bu yaa?  Nasıl da içeriği hiç değişmeyen bu tuzağa periyodik olarak düşmeyi başarıyorum hayret!
Ya da şu ihtimalden feci şekilde şüphelenmeye başladım:
-Tüm birimlerin dikkatine; o arabada keriz var tekrar ediyorum o arabada keriz var.
Geçebilitesi yüksek tüm güzergahlara pusu kurula..kolay gelsin kırkbeşkırk tamam.
-Anlaşıldı merkez tamam.
--
Artık öpülmüş yanağın davası olmaz, gitti kredinin yarısı.
Neyse kalan miktarla bi heves bi heyecan çıktım alışverişe.
Levis yeni pantolonlar çıkardı ya -hani kaç yüz kilo olursan ol belini ince poponu kalkık gösteren- hah işte onlardan. Alıcam koydum bi kere kafama.
Reklamını görmüştüm ilk, gayet kendinden emin karizmatik  bi ses diyo ki :
“Sorun beden ölçünde değil bebeğim, sorun şeklinde .) ”  Derken de hafif bi gülümseme var suratında gözlerini kısmış eli de çenesinde, bana göz kırpıyo o tapılası ses.
Gözlerim bööle çipil çipil, ekrana bakıyorum (o.o)
“Evvet taaabi yaa işte buu!” ama nasıl kafamda şimşekler çakıyo
“Biliyodum ki ben zaten, sorun şekilde yani hacıı.” “Hıhı evet”
O an “Hah” dedim “tamam işte budur.” Senelerdir yaşadığım yok aman fazla kaçırmiyim totom büyür yok onu yemiyim göbek yapar işkencesi bitti gitti:) Gitcem, o pantolonu alcam ve hayatıma yeniden temiz bi sayfa açıcam, işte bu kadar:)
Ertesi gün gittim ve kelimenin tam anlamıyla yardırdım mağazanın ortasına. “Onlardan istiyorum” dedim. “Hemen”
Tabi bunu belki o heyecanla “heböle hubulub” şekinde söylemiş olabilirim, bilemiyorum. Zira o sevimli satış elemanı bi iki saniye kadar anlamsızca suratıma baktı; ta ki ağzımdan “Hemen” anlamına gelen “Blub” sözcüğü çıkana dek.
“Ölçü almam lazım” dedi izin verdim. Baya baya ölçtü bu arada, resmen her santimetrekaremi not aldı. Hadi onu geçtim bide o rakamlarla karışık hesaplar falan yaptı ya bildiğin bilimsel çalışmış adamlar helal olsun. Tabii kolay mı Dünyanın dört bir yanındaki 60.000 kadının bedenini 3 boyutlu olarak taramak, şekle uygun -zayıf, normal, kalın- kalıplar tasarlamak, “jean tarihini baştan yazmak.”
Hesap kitap bitti, ‘demi curve’ olduğuma karar verildi . Eleman elinde bi pantolonla göründü.- Ay çok helecanlı.)- Geçtim kabine ; “Aman tanrım! Bu çok güzeel” şeklinde haykırarak kabinden çıkmak istiyorum ama yok, çıkamıyorum. Bi terslik var? “Aman tanrıım! bu bok gibi!?
Fakat nasıl olur? Bilim nasıl yanılır yahu? Ama  benim sorunum şeklimdi hani? Ama ama?!
------
Hayır bi yerden işkillenmem gerekirdi. Madem beden ölçüsünün bi önemi yok ne diye -hadi o daracık kotları geçtim- iğne deliğinden geçebilcek o anoreksik kemik torbası Amy Winehouse kılıklı kızları oynatıyosun reklamında deyus.
-----
O çipil çipil heycan dolu gözlerim yerini hayal kırıklığına uğramış hüzünlü yaşlara bırakmıştı. Çıktım.
Köşedeki markete uğradım. “Bakkal amca bana bi eti form.” dedim. Anlayan gözlerle bana baktı. Ben de “sen asla  anlayamazsın” gözlerle..
Eve çıkarken de merdiveni kullandım..

Ps: Duyduğuma göre  Curve ID modellerde zayıf model “Slight Curve (Zarif Kıvrımlar)” Lucy Liu’nun, normal olan “Demi Curve (Doğal Kıvrımlar)” Charlize Theron’un, kalın olan ise; Bold Curve (Çarpıcı Kıvrımlar) Beyonce’nin vücut tipine uygun olacak şekilde tasarlanmış. Falan filan..
 Ya sen git modanı yap arkadaşım,501 in 502 sini yap ne biliyim tek cepli pantolonlar filan tasarla. Biz balıketli kadınların duygularıyla oynama yahu.